şimdi bana bakan ve anlamını beyaza düşmüş siyahta arayan gözler...
hep aynı masallara saklanmadı sevda ve sonu hep mutlu bitmeyecek bilirim vururlar alnından sılayıda
neden hep hep aynı şarkının nakaratında dolanırsın uğramazmı aşk sanada
yoksa manzarası aynımı hep gözlerinin pencerene ay düşse bile rengi aynımı dilsizliğinin ...ama yok yook söndüremedi güneşi düşlerin
söndür karanlığı bile görme sana uzanan ellerimin en beyazını kapat gözlerini kader kaleminden düşmedi daha yarınların
kirpiklerinden bir şehir yarat içinde yaşanmamışlığının yaşattığı yaşlar olsun ..
yar bir kurşun, elası namlusunda gecenin
bense bir rüyayım belkide gözlerine uğramamış sitemin ..
sen sadece tut ellerimden ben yaratırım hayallerine bile ağır gelen bir dünya kimse geçmez bu dipsiz körkuyunun yamacından oysa bir kapıdır hayallerinin sorduğu şimdi bak en dipsizliğime gözlerini hiç ayırmadan en karanlığın içine.. dalıpta gittiğin anda bulurum seni saçların kadar siyahtı aşk susturur yeminleride.. şimdi uzat ellerini gel benimle .....
hadi gözlerimin elasından gir içeri ve sessizce kapat hasretinin kapısını ...
o hiç görmediğin yüreğimin manzaralarına bir bak şimdi .
yazılan her söz kalpten gelir adeta bir gizli şehir 7 kapılı her birine ayrı bir isim verdim zeran benim kalbimin 5. kapısı içinde hasret olan özlem olan her birininde bi ifadesi vardır altı tanesinin nuru aydınlatır yolumu içinde hala yaşanmış güzel hisleri barındırdıgım için ama en son kapı bilinmez bir şehirdir anahtarı kayıp hangi söz açar bilmem aşkı o şehre sakladım üzerinde gülsu yazan paslı yeşil bir kapı düşün sarmaşıklar geçer üzerinden dibinde sonbahar yaprakları sisli bir yerin ortasında tüm yaşanmışlıklar beni oraya getirir ama hala anahtarı olan o sözü bulamam bir yaşanmışlık eksik demekki diğer altı şehirden birer söz toplamam gerekecek en zirve duyguların tepesinden bir çiçek almak gibi elinde kurutmadan yetiştirmek ..
ilk kapı ....
1 sehran ( adım çagırır seni .belkide bir tesadüf ..gece yoludur bu yürüyüşün sadece kendini bulmak için değil keşkelerin yorulmasın duymak istediklerin için değil duyamadıkların için gelirsin ve yol biter nefsini susturunca sen
aç kapılarını sonsuz aşkımın....
2 livaren ( söz sadece kalbin aşka yansıması .elinden hasretim tutar hayalle gerçek arası belkide bir rüyadır gördüğün hergün farklı kelimelere uyanmak gibi bir yoldur süresini senin belirledigin bir rüya gerçekler seni uyandırdığında dönersin geriye yada böyle kurak bir çölde susar heveslerin
aç kapılarını sonsuz aşkımın...
3 nira ( kalbimin derinlerine inerken yeni bir yol bulur inancın kapılar aralanır duymadığın bir şarkı söyler rüzgar ve bir ankanın kanadına sarılmıştır hayallerin sen koşarsın peşinden o kaçar sürükler ardından belkide yıllar geçer uçurmak istersin gönlünü gönlümün seherine her özlem bir kestirme olur umutlarının bittiği anda bir vadiye varırsın susadığın o aşkla .suyun yansıması bukez yüzünü değil 4. kapıyı açar hadi bul beni yalan uykulara daldıgın gibi
aç kapılarını sonsuz aşkımın ...
4 mavera(ölümle yaşam konuşur sanki hiç yaşamamışsın gibi dünlerin silinir. karşına alevden bir uçurum gelir herşey bitti dediğin anda bırakırsın kendini inancının ellerinden suskunluğum tutar. bir dağın yamacında uyanırsın gururu bırakırsın geride meleklerin bile sustuğu şehir ..ve zaman çeker gözlerinden perdeyi sınırları yıkmaya başlarsın zamanla yaz zamanı kış olur en tepelerim ve bir gizli bahçe bulursun dört yapraklı yonca misali sana ölümün kıyısında bir mektup bırakırım önceden yüreyeceksen aşkıma eger solmuş bir gülün yapraklarındadır. gözyaşın düşünce o yapragı rüzgar taşır ve yaşlı bir ağacın dibine bırakır sen ismini yazarken çaresizliğinin kenarına bir kapı aralanır gökyüzüne gül yapragına tutunup varırsın işte o şehre
aç kapılarını sonsuz aşkımın....
5 zeran( gönül alfabende hiç tanımadığın onca harf .. sen dudaklarına kalbini düşürürsün artık geçmişinden geçersin önce seni bırakırsın. benim sen olmam için ...(seni bırak ben olcaksan)
nedenleri susturursun artık ezeli aşkın yolunda yürürsün tüm sahteliklerden yoruldugun için yol biter bir körkuyu bulursun susadığın benmiyim yoksa heveslerinmi?
hadi bak en dipsizine karanlığın... güneşi bulmak için gel bana. cesaretinin vurduğu bir kapıdır bu kez yürüyecekmisin aşka.
aç kapılarını sonsuz aşkımın....
6 reyyan( acılarının ve sabrının bedelidir..sesim duyulur artık uzaktanda olsa sen avuçlarımı ararsın geçtiğin onca yoldan bir gül toplarsın ve yaralı sözlerin yeminlerin birikir sonsuza varmak için uzun zaman geçer aradan yol bitti sanırsın birgün alışırsın bu şehre manzarası tıpkı günahını kaybetmiş hayallerin gibi oysa koca bir okyanusun en derinlerinde saklı nefesinin yetmediği kadar derinlerde bir kayıp incidir son kapı sen gördüklerinle tarif etme bende aşkı dalıp gittiğin aslında sadece bir yalan mavi.. ve artık tüm aldanışları bırakırsın omuzlarından terketmeleri ayrılıkları bir bir yamacından ve görünür uzaktan o kırmızı anka seni taşımak için sonsuz aşka
ve artık sen olmuş tüm duygulara sorarsın o mu? yoksa biten rüyalarımmı hiç düşünmez dalarsın son kapıya varmak için son nefesinle kayıp inciye bakarsın öylece üzerinde
( ölümden sonra sen varsın) yazar son nefesin tükendigi anda sürükler seni okyanus yaşanmamış günyüzü görmemiş bir şehrin yamacına ellerin kanar kapıyı çalmaktan yerde kuru yapraklar yeşil eskisi paslı bir kapı mühürlüdür bir söz bir bakış açacaktır sadece kilitlerini ölüm bile yetmez bu bakışa .
aç kapılarını sonsuz aşkımın....
7. gülsu (sonsuzlugun diyarı) birgün yeminlerini aşkla susturmak için gelirsen ...açılır hiç göz değmemiş bir şehrin kapıları o gün aynı gözlerden bakarız işte ..
ve tutsak olurum sana sende saklı olurum sadece senin olurum gölgende yaşarım aşkın son durağı .. artık hayat sana bilmedigin bir dili öğretmiştir gözlerinin sustuğu şehir burası öyle yakın olurumki sana ölümün ruhu taşıdığı gibi topragın suya kandığı gibi secdenin kıbleye düştüğü gibi aynı bedenin tek nefesi oluruz .....
uyansın aşk ey yar hadi başlasın masal..............
/Zєяคภ 3 yalan mavi......Zєяคภ 3 yalan mavi.....Zєяคภ 3 yalan mavi/
Gördüğüm sen değilsen ben değildir gömdüğün
belkide bu yüzden susuyorum ....
duy bu en gizli tesadüfün sesi ...
duy bu sahipsiz katreleri re'y-ül ayn gibi ...
duy bu tanıksız yalvarıştır bir o tanır beni ...
dil susunca göz konusur .. göz susunca yürek .. yürek susunca ben..... zeran
dinle beni sus beni ...
duyarmısın ya şimdi yaralım duyarmısın beni
dön güneş beni unutmadan bende onunla batmadan
duyarmısın gülyarası gecenin firarında kaldı dileklerim
güldamlası olup süzüldü
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
Adını suya yazmış yorgun hayallere çaresiz bir mültecidir sözüm
Akar gider mağlup dünüme halsiz düşer her yeni günüm
fırtına getirir ayak seslerini sanma bu şikayet beni bitirir.
dağlara çığlık sattım özlemini kadeh yaptım gurbet masasında
dudaklarıma söylemekten yoruldum zeran
varlığın yokluğuna hissedar
zeran aşk yalan mavi gözyaşın gibi
bir umman bulurda seline katar beni
koyamadım seni tenimin ıssız yanına bırakma beni
kör bir esirdir yokuşlarım vurur
sürgün yüreğinin tellerine mahkumluğunu
yari verseler son nefes yerine canımın rengine
beyazı bulur o yine en günahın içinde
bitiyor zaman hilal çalmış mavisini çekiyorum parmaklarımın ucuna
bir şiir gibi dolandım yamacında istanbul sensin yar
kaybolmadım hala ıslak sokaklarında eylül koşardı
aşk susardı yorgun rüyaların yaslı zindanlarında bir liman gibi ..
bahar açmış koynuna avuntusunu ayırmadan yamaçlarından
büyür hala ayrılığın
yürürüm kestirme koşan ayaklarımın ıssız yanıyla sana
istanbul sensin yar
geçmişim o hasret yarısı caddelerin terkedilmiş telaşlarından
tebessümler taşınmış zeran kiracı yanlızlıklardan
. hangi adresindi bu kimsesiz mezar
zeran bırakma beni aşk yalan mavi bulamam seni
gözlerinin yorgun elası tanırmı maverayı
şimdi o yanlızlıgın alnında
şimdi o hasretin kapısında dilenci oldu sana beni ver bana
asiydi üstelik aşk sensizliğin alnında
çek tetiği zeran sahipsiz bir rüzgar gibi dolansın adım
saçlarının sarısında
o bulacak beni bilirim unutulmuş yeminlerinin ayazında
yıldızlar verir selasını dünlerin
kavuşmalar bitti artık zeran
beni sür gözlerinin yalan değmemiş yarısına
ağlama gözyaşın değmesin bana
sen okunmamış bir roman gibi kalsan kafesinde sahipsiz düşlerimin
geçmiş geri verilmezki karayazım sardı dünlerin izlerini anılara
ve tek şahit istanbul benide unutur bu şehir birgün
seni beyaz gelinlik beni kefen saracak o gün .
yıllara sorma hiç bitermi sevdam sonsuza varacak..
belkide hasretin tutacak senden önce ellerimi kadersizim
ama seni ilk gözyaşım soracak inan
dalarım şimdi bir an istanbul sen olursun
son yeminim sorarım şimdi zeran sabahsız bir şarkı olursun
tanyeli saklamış ruhumun duvarına
Rayiha'nda arar o günahları sürgün etmiş hüznüne
güz konsada bir uçurum bekler seni şerare gibi
susuzluğun yangınlarımı sarsada suhansera
dudaklarıma yasaklanmış adını duyan tövbeler kalır yanlız yanımda
zeran gündoğmadan uykuların olurum birazdan
ama birgün uykularım bile senin olur
bak yanlızca seninim seninim küçüğüm acılar bedenimin bedelidir
zeran duasız gömüldü bugün bir yalan
çocuk bakışım kaldı sadece sana inanan
nira gibi bak zeran o son resmi olsun sahipsizliğimin ezeli şahidi
tende mızrap bende keskin olmasanda yedi rengin
ben söylerim ey yar hesapsızca sevdim
dudaklarında mühürlü yasaksız baharlar açmaz oldu karagülüm
söyle beni rahzen bakışlarının dilsizliğine
livaren en keskin sancıların vurulduğu yerde
suçlu bendim sanki şimdi davalıyım gönül mahkemesinde
hasretin tek sanık
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
ağır gelsede dizlerime yalan sevdanın yokuşları
kanımdan bir damla anlatacak seni tutsak yıllara
şimdi karşına çıksam tanırmısın beni
yoklugun içinde varlık arayan gözlerin matemi
siler o pembe düşlerini karayazın gibi
ağlarsan susturamaz o teselliyi avuçlarına tutsak etmiş
yeminlerin gibi zeran kimler çaldı seni
hani bir zamanlar gülkokan o meleğimdin
hani hiç bırakmazdın ya beni
diner sandım belkide bir an kapanmamış bu yaranın
sele karışmış şubat kokan körpe yanı
en çokta yokluğun üşütür zeran sahil soran dalgaları
boyun büktüm yine küskün tebessümler peşinde bir yaralı söze
elhan gibi vurur dileme aşk zamansız neylerim bırakıpta gittin
şimdi aldanışların şikayetiyle geçiyor zaman
hükümsüzlüğünün tesadüfsüzlüğünü sordugu bir bilmecedir tutsaklıgım
azad ettiğin ne varsa çırpınıpta düşer aşkına
ve hüzün tellerine konar ayrılık .. ama gitme
kaderin haram tutan sayfalarını
tövbelerin gibi yıkayacak bir şiir bıraktım geride
dalıp gitmelerine yaslansa çocuk düşlerimin tebessüm sorgusu
dön yar ayrılık ellerime uyar kelepçe gibi
artık açmaz güllerim acıların yanağından
tek kişilik olsada bu zindan
beni bir sevda duyar şimdi anıların arasından
tıpkı yanlızlığın gibi
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
şahlanır ayazların voltasında bir rüzgar
zümrüdüanka misali. kanatlanır sevdamın diyarına
ve aşkı kanatır ruhumun sahipsiz yanını
yar-i yaren muhtacım bir damla süzülen o yaşlı gülüşe
ay küskün tenime
zeran hepyekiyle düştüm dünlerin suallerine
vuruldu saatlerim bir nazlı bekleyişin özlemiyle.
ölüme çeyrek var tutuldum kaldım sessizce
düş dilimden tutulmayan sözlerin öznesine zeran .
avuclarının bebek beyazına sakla beni
gelincik gibi açarım belkide bir türkü olur yüreğinden geçerken
söyleyemedim seni zeran söyleyemedim
hasret vurdular düşlerime inan
yalan bakısların duvarlarına astılar hüzün güllerimi gel
ölüm gelir aklıma ihaneti sürmüş gözlerine
bu kaderin ilmiğini zeran
daragacı oldun hayallerimi vuran .
sen yarattın ben kul oldum ım
günahlarını topla mahşerde sür alnıma
acılarını yükle omuzlarıma
vedalı bakışların acemisiyim teninin kokusunu ver cennetin kapılarına
yıldızları ver bana sensizliği asıyorum
sessizliğimin kenarına
dilime geldin söyleyemedim seni
mahkum edip geceleri vursunlar bileklerime
gömsünler gözlerinin rengine
kayan yıldıza tutunsam uğramazmı kirpiklerine
sen kırık kanatlarına yol gösterdin
hazan kapılarını çarptı gururum
sığınırım şimdi o yüzünün bebek çizgilerine
adını gömdüm uykularımın önsözüne
beyazına sardım seni ellerimin
üşürüm zeran ağlarsın o duymaz
elis gibi uçurum taşır kokusunda
ebrah çıkmaz sokaklar gibi ve sen olmak ..
saçlarına leyal giydiren saatler gibi
eşgalim çözülmekte dönüş bileti kesmemişim henüz ayrılığa
adımı anar şimdi sabah olmamışken yar
bir seraptım gönül denizinde duruldum
bir fırtınaydım ayaklarına savruldum
ezdin geçtin sen tanımadın
şimdi aşkını vasiyet et yalan gözlere
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
bana bir resmin yeter mateminle varacak taaa sensizliğe
yıkılmışım kalmışım terkedilmiş bir sevdanın sokağında
tek kurşun saklarım
bu elimde kalan sahipsiz yüzük gibi
oysa bağlamıştı seni bana bir söz bir yemin gibi
beyaz gelinliğin sahipsiz kaldı şimdi
vururum kadehleri yoklugunun duvarına zeran
nefsimmiş meğer sarhoş olan
bana unutmayı öğret senin gibi.
yolunu kaybemiş bir şarkı düşer dilime
.çırpınır ama gidemez yar anlamaz
beni dağlar yankılandı o duymaz çığlıklarımı
karakışların ayazlarında her melek
bir kartanesi bırakacak semadan sehemlerine
benim gönlümün nakışları bunlar
pencereme düşen mevsimsiz gelen bir hayalperisi nin
sılasına sernamedir...
tanırım .şimdi tanıdığım o sokaklarda kayboldum
zeran bırak o mutlu böyle tek başına dokunma dokunma..
kurudum dalında açmadan
ne tükenmez sonbaharsın
aynalara sorarsın belkide kendini.yalan mavi
yansıyan senmisin söyle anılar yüzleşir birgün gördüklerinle
keşkeler geri verirmi seni şimdi
. eski bir ezginin nakaratına düştüm duyarmısın söyle zeran
rükusunu serdi yedi tepeli kentin ışıklarına çaresizliğim .
ayrılık adımlarının sadakası olsun koş esaretin kentine
ve bilinmezliklere..
zeran aşk yalan mavi gözyaşın gibi
bir umman bulurda seline katar beni
failimeçhul yaralarım var yarınlara kelepçeli
söyle beni yeminlerine ve daha tutulmamış onca sözlere
gözlerimi tavaf eder sözlerin
sen hala söyleyemediğimsin
gurur düşmüş cesaretimin gölgelerine
aşk sustu seni görünce
ukdeler birikmiş ruhumun görüş günlerine
bir omzum var bak gözyaşlarını saklayacak
ne ağıtlar yakılacak geçmişin izleriyle .
son nefeste beni sende boğacak lisanım.
pusulasız sancılarımın deliyangınlarımın ortasında
adın sağanaklaşır
söndürür yorgun cesaretimin seherlerini zeran
aynı limana demir atmışız bilmeden gözyaşımla .
tutamazsın gidişini bırak o alev sarmış buzmavisi yamaçlarına.
günah yoksulu avuçlarıma özlemini esir bırakma.
manzarası hep aynı tuallerin sahibi daimi hakktı
nasiplenmiş beklentim alnına düşeni.
sahipsizliğimin bekçisi leyal
hani sen susmuş bir yemindin ya
şimdi yazıyorum sana unutulmuşluğundan
bir gün okunur elbette gönül defterim mizan kurulunca livaülhamddan
ey Dârüs's-Selâmın kapısında secdesi aşka susmuş kız .
bir yolcu varki hükmü verilmiş çoktan
infazına pranga yetmez
seni saklayan bileklerine .
cesaretim bile doğuştan yanlız
çocuk gülüşümdün saklardım sürgün olmuş vedalara sustu kimsesiz halim
.sığınsam ay ışıgı vurmuş teninin ıssız yanına
nehruna düşmüş yüzünün yarısı
.baktıkça susamışım sana kanmışlığımla geldim kapına
dalgakıran mavilerine pençe vuran yeminlerin emanetisin dudaklarıma zeran
..pişmanlıklarımın ayaklarında aşkının cam kırıkları
o sürgün şimdi avuntularına. yalan mavi
her sevda birgün son mu yazar
ben hala dolanırım cici avuçlarının en beyazında
tenevimin gizli öznesi sanki
ben tutsak o kaçak bana yasaksın yasak kadersizim
sitemlerin bile sıla kokar
anladımki her sevda birgün sonumu yazar
sonumu yazdın bugünden
kafeslenmiş kederin külleriyle adımı fitre et
en tövbekar yeminlerine
berzah yoluna kadem vuran ummanlardan seyret.
korkardımya seni kaybetmekten artık affet
gözümden bir damla düşer elimdeki resmine
yar anlamaz beni duymaz
yoksul heveslerim oldu gün geldi
ben göğü kucaklayıp sarmak istedim aşkın gibi
sen kırdın kırk yerinden kanatlarımı
ölümler ıslandı bugün yoruldum narına yandı eylüllerim
nasıl kıydın bana söyle nasıl bebeğim
bak gül işlemiş gurbetinin kundağına
.söyle sevdam beni şafak tutan şarkılara
ve yorgun telaşlarına .ısmarlandım sanem gibi
kan düşmüş dilimde isyan sancaklarına .
kısık sesim uhde oldu risalim .
şimdi bu şiiri senle söylemek vardı bilirim
mülteci yanımın son kavgası
ben yaralı bir gül düm hayat savurdu yerlere
açmamıştım oysa hiç o tutsak bahçelerde
silip gitmek bir kalemde sana yakışmaz dur dinle
bitti masal bak son dediğin kirpiklerimde
gidecek yerim yok kaldım bir başına sokağında.
bir kez daha söyle sevdiğini duysun yanlızlığım
özlemin dağlardan büyük korkarım senide kaybetmekten küçüğüm
kapanmayan bir yaram var üstelik
acılarım körkuyu melekler seni sordu kartanelerine.
o hala düşmemiş dedim kirpiklerime
rasyonel hayaller peşinde peşin ödenmiş korkusuz suallerim var benimse
zeran hayat kısametraj bir mizansen
ve hep aynı senaryolarda yarınları bulmaktı
nefsinin kurumuş dudakları alnımdan öper
geceyi susturmadan uyumazsın ninni olurum annen gibi
uykuların bile tenimi özler
ve bir sevda var zamansız üşümüş ruhumun üzerini örter
hadi kapa sen gözlerini
dizlerimi kırıpta çöktüm başucuna gündoğana kadar seyrederim
aldığın her nefesi .bir beyaz bürünmüş kefen gibi
sevgiliye son sözler
uyandıgında ilk seni saran o sahipsiz bakışların
yorgun elasıyım bırakma beni diye sarılırım gömleginin soğuk yanına
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
rüzgarların sordugu saçlarım şimdi hasretin demir raylarında
sen bu şehirden gidersin bende gördüğün her yerden birazdan.
rüyaların çagırırdı beni.
yüreğinin elleri üşüyünce bile aradığın çıglıklar benimdi
ölüme hasret çırpan bir anka nın
kırmızı kanatlarından tutabilirmisin şimdi beni
zeran kayıp anıları yakardım hüzün rıhtımlarında
bir fırtınada salıncak olmuş ve duvak açmış öylece bu şehir
bu elimdeki kalem bile yazamaz sensizliği
çünki seni tanımaz hiçbir şiir
kagıdın beyazına ugramıs şeydalı sözler var sadece
karaya vurmak için değil bukez çırpınışım sende boğulmak için
elbette o yaralı gülüşüm vuracak kıyılarına birgün
.gölge kuşan güneşlere o doğmasın artık
yüreğimin pencerelerine .bir matemlik siyahı kaldı ağıtlarımın
nasıl kıydın bana bu yaralı hallerin kalır yabancı yalvarışlara
tek tesellim var adını yaz alnıma zeran
yoklugunu vurdu aşkın saatleri ölüme beş kala
kurtarsın ellerin tesellisiz sancıların uçurumundayım
en temiz günaha aşk yazılırmı? zeran
o beni sildi çoktan gönül defterinden
namlusu alnımda hala sözlerinin .
yıldızlar taşınırken gecelerimden o dolunaydı oysa
bilmezler küçüğüm katran karası yangınlarına
bir cemreyle düşen son miraydı ( dareyn )
sen aşk denizinde karaya vuran bir denizkızıydın
sevdan bir kumtanesi olsa
yinede bir damla yagmura ağır gelir
ya kumsal kimindi zeran ? okyanusları bile boğan
bıraktıgın ne varsa en tenhalarında soluklanıyorum
gurbetin ömrümün beşinci mevsimi zeran
beni susar ayrılıklar mim çekmiş sancılara sardım tövbelerimin yarısını
isyanım katıksız eylemler peşinde
sevdamın vitrinlerine asıldı dualarım yalan mavi
yamalı hecelerin meydanlarında sahipsiz bir silüetim
ya vuslatın içinde bir secahat yada
serden geçen bir sevdakar olmakmış sende yaşamak denizyıldızım
hani tanyeli saklardı susardı bizi
gurur vurdu yerlere en körpe yanımı
bu masalda biter yetişmez ona sesim neylersin
livaren hüküm giymiş sensiz yarınlara
kim çizer kaderin suallerini zeran ?
kayıp güllerin dikenlerimi kanatır dünleri ?
tutamazsın kan damlar yarınlara hazan dolunca
o masumlugun yaslı yüzüne dolunayı bekler gibi çizecek güneşi yalan mavi
hasretim adını bırakır satırlara
sayıklandım yine sebepsiz yüklemler peşide o gurur tutan nefsinin namlusunda
sanma kabullenir gidişini çaresizliğim sitemlerin bile hala tutsak
son yeminim hani benimdin ?
İnzivaya çekilirdi ben ağlarken o hayal perisi,
Izdırabımın titrek sesinde duyulmaz dilekleri .
Vicdanın kör odalarında saklanırdı acıtan anılarım.
Mühür dilimde, yalnızlık işgalinde çaresizce yağardı yağmurlarım.
Ve her savaşın sonunda kaybedilenlere karşılık süslenmiş bana hediye bir cefa.
kilitli kalsın zeran yaşanmamış anılar.
hüzün günlüğünde bir gül kurutursun
kaderi kim kefen yapmış aşka unutursun.
sen degil baharlar sana geç kaldı
açmamışsın oysa yüreğimin saklı bahçelerinde
şimdi duymazsın bilirim küçüğüm
Kurumuş en derin kuyularımda yankılanır adın
Kimsesiz çölümde kayıp bi vahadayım
Hayallerime çekilen perdeyi sen açtın
Dile gelmezdi içimde kıvranan kelimeler,
Sus yasaklarında sanki her biri
kaleme sıgınanlarsa şikayet değil aşkına önsöz
*Kör gözlerimin yalan gördüğü çıkmazlardayım*
düşlerimin siyahını büyüttüğü kundaktayım
kimsesizliğimmi yoksa sensizliğimmi tutar ellerimden zeran
Karşılıksız harcanan bir ömrün sessizliğine sarılır bedenim
Yokluğuna kefaret bıraktığım hayallerimde gömülü kaldı onca acı
söyle kadersizim kim soracak şimdi dağlara kayıp türkümüzü
gördüğüm sen değilsen ben değildir gömdüğün
belkide bu yüzden susuyorum ......
onun yüreği nefsinin ellerinden tutar hala ..
belkide bir masal bulur kendine (aşk) diye
ve öylesine dalıp gitsede bilmezki
livaren en derin rüya bir uyansa......
( Suhansera )
zeran... maviliğine giyinmiş zaman
sevgili gönlümde uyanan gizli hicran
aşkın gözlerinde bir damladır sehran
masallara uyku satan
kader olsan yazabilirmisin beni
hasretin namlusunda kurşun olsan vurabilirmisin beni
hadi söyle karayazım kader olsan ölüm olsan tenim olsan
senin gözlerinle bana ağladım masallara sıgmadım uykuların özledigi sehrandım bir adım atsam sana kaybolurum zeran
ben ki gecenin kirpiklerinden düşen o sevdaya vurgunum
sensizliğe yolcuyum
gözyaşın düşer hasretin rengine avuçlarında sonsuzum
ölüm aşkın kundağında zeran
seherlere sarmış beni teninin beyazı
seni sustum dilsizliğime
gülkurusu hayallere düş giyindim zeran .
sen ömür bahçesinde gizli bir gül olsanda yaşanmamış bir hüznün ortasında
karayazınla yarım kaldığını sandığın anda
sabahsız bir yemin
kayıp dualarının seher kapılarına vursada
ve hasret günahını sıyırsada
en keskin bıçak gibi açılmamış yaraların izlerini kapatır sandığın
kör bakışların emanet tesellilerini susturacak Livaren
zeran kaderin kayıp saatlerinde vur beni
aşk ölüme değdiği ve bukez bitti dediğin anda bul beni
aşkın seraplarında yaşanmışlıgını yaşanmamış yarınlarımda
tutsak eden bir yoklugun hasret çırpan kanatlarına
varlıgını saran keşkelerim var zeran..
şimdi yari sarsamda kanayan yaralarıma o yangınlarıma yarınsız koşar belkide
yalanı yaslarken yas tutan yasaklarımın göz yaşlarına ..
bende kurak sevdalar alevine çöl yetmez kanmışlığın izleri var
onda yaşanmamış yılların hüzün kokan kayıp yağmurları
zeran.. sevdan söylenmemiş bir sözün livasında kayıp bir rüya
bana uyansın uykuların adımın elyes çıkmazında
yokluğun alnımın kara yazgısı
varlığın yalan aşkın kör sancısı
yetim tebessümlerimin çizgilerinde uyu zeran
gecelere çizerim resmini sensizliğin bakar ağlarım
sürme çekmiş ayrılık karagecelere hüzün kokan güllerin beyazına vurdu beni
yarınımı düne koyduğun beni geri ver zeran
nazlıdır matem sarmış kıdemli acılarım
sen bir çölün yangınlarına karışırsın bense sana susarım
üstümde kagıdın nokta arası molalarında tesadüfsüz sığınan
yaz görmemiş yamalı kelimeler ve ben fiyakalı bir yanlızlığı giymişim üzerime
failimeçhul notaların sitemlerine karışıp sıratın yarısını yaralarım geçerken
dizlerimde ikindisi susmuş bir öfkeyle yalanı rüşvetle çizerken , sözlerin gözlerime
sen sılasız yeminlerin vasikalanmış ve tutuksuz yargılanmış suçüstü sancılarısın zeran
eteginde dizüstü tövbelerin saklı , günah koşan bakışlarına kaldırımlar yetişirmi
yağmur ya/saklı..
sana dokunmasın cennet güllerinin dikenleri bile ben acırım ellerinden önce .
hayat ustamdır dizimde paslı yokuşlarım
elimde onüç ondört yaşanmamış acılarım
diş tutmuş sitemlerin kenarında boşa döner dualarım
zeran...en çokta suskun kışlarımı belkiliğine giydirdiğin zamanlar üşümüştüm
karbeyaza çalan acemi rüyalarımı uyandır hasretinin sabahlarından
aşk yüzüme haram katar ,yar aynaları ruhumun beyazına asar
o güz değmemiş yaban gülün yapraklarında hala yalan açar
karayazım vurdu kaderin rengine zeran hasretindir yoklugu zamansız vuran
kalabalık tümcelerin voltasında vardığım
sahipsiz düşlerin ayazında kaldıgım
sıla kokan sevdaların vuslatına daldığım
ve nalezen bir kayıp rüyadır zeran
sevdakar uykularından sehrankarca sayıklandım
kundağımda dolunay mavisi yarım düşler
narince ve kumral yalanların kıyısında yüzer elya
usulca çekiliyorum gönül perdelerinin kış bekçisi takvimlerinden
ahu zarına dem tutmuş ölüm açan düşlerin son yapragındadır adın
kirpiklerinse rehber hazan soran ve idam tutan saatlerin kışbeyazında
kardelen açan kaderin lal kesiği yoksul tümcelerinde
seyre duran mimli dudakların refakatçi a/yazında ...
kesin hükümlerin satılmış kiracı yanlızlıklarıma
parantez içi mutluluklar kalır aşk soran çıkmazlara
kefenim seherden , sevgim öldüren , aşkım ateşten esen eylül zeran
sehr/an gelir unutursun sende
aşk savrulupta gittiğin kayıp bir rüyamıydı söyle
dalıp gitme bana böyle ........
/Zєяคภ 3 yalan mavi......Zєяคภ 3 yalan mavi.....Zєяคภ 3 yalan mavi/
sehran คyคz รєğ๓єภ
Livคгєภ /LayezaL
hep aynı masallara saklanmadı sevda ve sonu hep mutlu bitmeyecek bilirim vururlar alnından sılayıda
neden hep hep aynı şarkının nakaratında dolanırsın uğramazmı aşk sanada
yoksa manzarası aynımı hep gözlerinin pencerene ay düşse bile rengi aynımı dilsizliğinin ...ama yok yook söndüremedi güneşi düşlerin
söndür karanlığı bile görme sana uzanan ellerimin en beyazını kapat gözlerini kader kaleminden düşmedi daha yarınların
kirpiklerinden bir şehir yarat içinde yaşanmamışlığının yaşattığı yaşlar olsun ..
yar bir kurşun, elası namlusunda gecenin
bense bir rüyayım belkide gözlerine uğramamış sitemin ..
sen sadece tut ellerimden ben yaratırım hayallerine bile ağır gelen bir dünya kimse geçmez bu dipsiz körkuyunun yamacından oysa bir kapıdır hayallerinin sorduğu şimdi bak en dipsizliğime gözlerini hiç ayırmadan en karanlığın içine.. dalıpta gittiğin anda bulurum seni saçların kadar siyahtı aşk susturur yeminleride.. şimdi uzat ellerini gel benimle .....
hadi gözlerimin elasından gir içeri ve sessizce kapat hasretinin kapısını ...
o hiç görmediğin yüreğimin manzaralarına bir bak şimdi .
yazılan her söz kalpten gelir adeta bir gizli şehir 7 kapılı her birine ayrı bir isim verdim zeran benim kalbimin 5. kapısı içinde hasret olan özlem olan her birininde bi ifadesi vardır altı tanesinin nuru aydınlatır yolumu içinde hala yaşanmış güzel hisleri barındırdıgım için ama en son kapı bilinmez bir şehirdir anahtarı kayıp hangi söz açar bilmem aşkı o şehre sakladım üzerinde gülsu yazan paslı yeşil bir kapı düşün sarmaşıklar geçer üzerinden dibinde sonbahar yaprakları sisli bir yerin ortasında tüm yaşanmışlıklar beni oraya getirir ama hala anahtarı olan o sözü bulamam bir yaşanmışlık eksik demekki diğer altı şehirden birer söz toplamam gerekecek en zirve duyguların tepesinden bir çiçek almak gibi elinde kurutmadan yetiştirmek ..
ilk kapı ....
1 sehran ( adım çagırır seni .belkide bir tesadüf ..gece yoludur bu yürüyüşün sadece kendini bulmak için değil keşkelerin yorulmasın duymak istediklerin için değil duyamadıkların için gelirsin ve yol biter nefsini susturunca sen
aç kapılarını sonsuz aşkımın....
2 livaren ( söz sadece kalbin aşka yansıması .elinden hasretim tutar hayalle gerçek arası belkide bir rüyadır gördüğün hergün farklı kelimelere uyanmak gibi bir yoldur süresini senin belirledigin bir rüya gerçekler seni uyandırdığında dönersin geriye yada böyle kurak bir çölde susar heveslerin
aç kapılarını sonsuz aşkımın...
3 nira ( kalbimin derinlerine inerken yeni bir yol bulur inancın kapılar aralanır duymadığın bir şarkı söyler rüzgar ve bir ankanın kanadına sarılmıştır hayallerin sen koşarsın peşinden o kaçar sürükler ardından belkide yıllar geçer uçurmak istersin gönlünü gönlümün seherine her özlem bir kestirme olur umutlarının bittiği anda bir vadiye varırsın susadığın o aşkla .suyun yansıması bukez yüzünü değil 4. kapıyı açar hadi bul beni yalan uykulara daldıgın gibi
aç kapılarını sonsuz aşkımın ...
4 mavera(ölümle yaşam konuşur sanki hiç yaşamamışsın gibi dünlerin silinir. karşına alevden bir uçurum gelir herşey bitti dediğin anda bırakırsın kendini inancının ellerinden suskunluğum tutar. bir dağın yamacında uyanırsın gururu bırakırsın geride meleklerin bile sustuğu şehir ..ve zaman çeker gözlerinden perdeyi sınırları yıkmaya başlarsın zamanla yaz zamanı kış olur en tepelerim ve bir gizli bahçe bulursun dört yapraklı yonca misali sana ölümün kıyısında bir mektup bırakırım önceden yüreyeceksen aşkıma eger solmuş bir gülün yapraklarındadır. gözyaşın düşünce o yapragı rüzgar taşır ve yaşlı bir ağacın dibine bırakır sen ismini yazarken çaresizliğinin kenarına bir kapı aralanır gökyüzüne gül yapragına tutunup varırsın işte o şehre
aç kapılarını sonsuz aşkımın....
5 zeran( gönül alfabende hiç tanımadığın onca harf .. sen dudaklarına kalbini düşürürsün artık geçmişinden geçersin önce seni bırakırsın. benim sen olmam için ...(seni bırak ben olcaksan)
nedenleri susturursun artık ezeli aşkın yolunda yürürsün tüm sahteliklerden yoruldugun için yol biter bir körkuyu bulursun susadığın benmiyim yoksa heveslerinmi?
hadi bak en dipsizine karanlığın... güneşi bulmak için gel bana. cesaretinin vurduğu bir kapıdır bu kez yürüyecekmisin aşka.
aç kapılarını sonsuz aşkımın....
6 reyyan( acılarının ve sabrının bedelidir..sesim duyulur artık uzaktanda olsa sen avuçlarımı ararsın geçtiğin onca yoldan bir gül toplarsın ve yaralı sözlerin yeminlerin birikir sonsuza varmak için uzun zaman geçer aradan yol bitti sanırsın birgün alışırsın bu şehre manzarası tıpkı günahını kaybetmiş hayallerin gibi oysa koca bir okyanusun en derinlerinde saklı nefesinin yetmediği kadar derinlerde bir kayıp incidir son kapı sen gördüklerinle tarif etme bende aşkı dalıp gittiğin aslında sadece bir yalan mavi.. ve artık tüm aldanışları bırakırsın omuzlarından terketmeleri ayrılıkları bir bir yamacından ve görünür uzaktan o kırmızı anka seni taşımak için sonsuz aşka
ve artık sen olmuş tüm duygulara sorarsın o mu? yoksa biten rüyalarımmı hiç düşünmez dalarsın son kapıya varmak için son nefesinle kayıp inciye bakarsın öylece üzerinde
( ölümden sonra sen varsın) yazar son nefesin tükendigi anda sürükler seni okyanus yaşanmamış günyüzü görmemiş bir şehrin yamacına ellerin kanar kapıyı çalmaktan yerde kuru yapraklar yeşil eskisi paslı bir kapı mühürlüdür bir söz bir bakış açacaktır sadece kilitlerini ölüm bile yetmez bu bakışa .
aç kapılarını sonsuz aşkımın....
7. gülsu (sonsuzlugun diyarı) birgün yeminlerini aşkla susturmak için gelirsen ...açılır hiç göz değmemiş bir şehrin kapıları o gün aynı gözlerden bakarız işte ..
ve tutsak olurum sana sende saklı olurum sadece senin olurum gölgende yaşarım aşkın son durağı .. artık hayat sana bilmedigin bir dili öğretmiştir gözlerinin sustuğu şehir burası öyle yakın olurumki sana ölümün ruhu taşıdığı gibi topragın suya kandığı gibi secdenin kıbleye düştüğü gibi aynı bedenin tek nefesi oluruz .....
uyansın aşk ey yar hadi başlasın masal..............
/Zєяคภ 3 yalan mavi......Zєяคภ 3 yalan mavi.....Zєяคภ 3 yalan mavi/
Gördüğüm sen değilsen ben değildir gömdüğün
belkide bu yüzden susuyorum ....
duy bu en gizli tesadüfün sesi ...
duy bu sahipsiz katreleri re'y-ül ayn gibi ...
duy bu tanıksız yalvarıştır bir o tanır beni ...
dil susunca göz konusur .. göz susunca yürek .. yürek susunca ben..... zeran
dinle beni sus beni ...
duyarmısın ya şimdi yaralım duyarmısın beni
dön güneş beni unutmadan bende onunla batmadan
duyarmısın gülyarası gecenin firarında kaldı dileklerim
güldamlası olup süzüldü
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
Adını suya yazmış yorgun hayallere çaresiz bir mültecidir sözüm
Akar gider mağlup dünüme halsiz düşer her yeni günüm
fırtına getirir ayak seslerini sanma bu şikayet beni bitirir.
dağlara çığlık sattım özlemini kadeh yaptım gurbet masasında
dudaklarıma söylemekten yoruldum zeran
varlığın yokluğuna hissedar
zeran aşk yalan mavi gözyaşın gibi
bir umman bulurda seline katar beni
koyamadım seni tenimin ıssız yanına bırakma beni
kör bir esirdir yokuşlarım vurur
sürgün yüreğinin tellerine mahkumluğunu
yari verseler son nefes yerine canımın rengine
beyazı bulur o yine en günahın içinde
bitiyor zaman hilal çalmış mavisini çekiyorum parmaklarımın ucuna
bir şiir gibi dolandım yamacında istanbul sensin yar
kaybolmadım hala ıslak sokaklarında eylül koşardı
aşk susardı yorgun rüyaların yaslı zindanlarında bir liman gibi ..
bahar açmış koynuna avuntusunu ayırmadan yamaçlarından
büyür hala ayrılığın
yürürüm kestirme koşan ayaklarımın ıssız yanıyla sana
istanbul sensin yar
geçmişim o hasret yarısı caddelerin terkedilmiş telaşlarından
tebessümler taşınmış zeran kiracı yanlızlıklardan
. hangi adresindi bu kimsesiz mezar
zeran bırakma beni aşk yalan mavi bulamam seni
gözlerinin yorgun elası tanırmı maverayı
şimdi o yanlızlıgın alnında
şimdi o hasretin kapısında dilenci oldu sana beni ver bana
asiydi üstelik aşk sensizliğin alnında
çek tetiği zeran sahipsiz bir rüzgar gibi dolansın adım
saçlarının sarısında
o bulacak beni bilirim unutulmuş yeminlerinin ayazında
yıldızlar verir selasını dünlerin
kavuşmalar bitti artık zeran
beni sür gözlerinin yalan değmemiş yarısına
ağlama gözyaşın değmesin bana
sen okunmamış bir roman gibi kalsan kafesinde sahipsiz düşlerimin
geçmiş geri verilmezki karayazım sardı dünlerin izlerini anılara
ve tek şahit istanbul benide unutur bu şehir birgün
seni beyaz gelinlik beni kefen saracak o gün .
yıllara sorma hiç bitermi sevdam sonsuza varacak..
belkide hasretin tutacak senden önce ellerimi kadersizim
ama seni ilk gözyaşım soracak inan
dalarım şimdi bir an istanbul sen olursun
son yeminim sorarım şimdi zeran sabahsız bir şarkı olursun
tanyeli saklamış ruhumun duvarına
Rayiha'nda arar o günahları sürgün etmiş hüznüne
güz konsada bir uçurum bekler seni şerare gibi
susuzluğun yangınlarımı sarsada suhansera
dudaklarıma yasaklanmış adını duyan tövbeler kalır yanlız yanımda
zeran gündoğmadan uykuların olurum birazdan
ama birgün uykularım bile senin olur
bak yanlızca seninim seninim küçüğüm acılar bedenimin bedelidir
zeran duasız gömüldü bugün bir yalan
çocuk bakışım kaldı sadece sana inanan
nira gibi bak zeran o son resmi olsun sahipsizliğimin ezeli şahidi
tende mızrap bende keskin olmasanda yedi rengin
ben söylerim ey yar hesapsızca sevdim
dudaklarında mühürlü yasaksız baharlar açmaz oldu karagülüm
söyle beni rahzen bakışlarının dilsizliğine
livaren en keskin sancıların vurulduğu yerde
suçlu bendim sanki şimdi davalıyım gönül mahkemesinde
hasretin tek sanık
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
ağır gelsede dizlerime yalan sevdanın yokuşları
kanımdan bir damla anlatacak seni tutsak yıllara
şimdi karşına çıksam tanırmısın beni
yoklugun içinde varlık arayan gözlerin matemi
siler o pembe düşlerini karayazın gibi
ağlarsan susturamaz o teselliyi avuçlarına tutsak etmiş
yeminlerin gibi zeran kimler çaldı seni
hani bir zamanlar gülkokan o meleğimdin
hani hiç bırakmazdın ya beni
diner sandım belkide bir an kapanmamış bu yaranın
sele karışmış şubat kokan körpe yanı
en çokta yokluğun üşütür zeran sahil soran dalgaları
boyun büktüm yine küskün tebessümler peşinde bir yaralı söze
elhan gibi vurur dileme aşk zamansız neylerim bırakıpta gittin
şimdi aldanışların şikayetiyle geçiyor zaman
hükümsüzlüğünün tesadüfsüzlüğünü sordugu bir bilmecedir tutsaklıgım
azad ettiğin ne varsa çırpınıpta düşer aşkına
ve hüzün tellerine konar ayrılık .. ama gitme
kaderin haram tutan sayfalarını
tövbelerin gibi yıkayacak bir şiir bıraktım geride
dalıp gitmelerine yaslansa çocuk düşlerimin tebessüm sorgusu
dön yar ayrılık ellerime uyar kelepçe gibi
artık açmaz güllerim acıların yanağından
tek kişilik olsada bu zindan
beni bir sevda duyar şimdi anıların arasından
tıpkı yanlızlığın gibi
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
şahlanır ayazların voltasında bir rüzgar
zümrüdüanka misali. kanatlanır sevdamın diyarına
ve aşkı kanatır ruhumun sahipsiz yanını
yar-i yaren muhtacım bir damla süzülen o yaşlı gülüşe
ay küskün tenime
zeran hepyekiyle düştüm dünlerin suallerine
vuruldu saatlerim bir nazlı bekleyişin özlemiyle.
ölüme çeyrek var tutuldum kaldım sessizce
düş dilimden tutulmayan sözlerin öznesine zeran .
avuclarının bebek beyazına sakla beni
gelincik gibi açarım belkide bir türkü olur yüreğinden geçerken
söyleyemedim seni zeran söyleyemedim
hasret vurdular düşlerime inan
yalan bakısların duvarlarına astılar hüzün güllerimi gel
ölüm gelir aklıma ihaneti sürmüş gözlerine
bu kaderin ilmiğini zeran
daragacı oldun hayallerimi vuran .
sen yarattın ben kul oldum ım
günahlarını topla mahşerde sür alnıma
acılarını yükle omuzlarıma
vedalı bakışların acemisiyim teninin kokusunu ver cennetin kapılarına
yıldızları ver bana sensizliği asıyorum
sessizliğimin kenarına
dilime geldin söyleyemedim seni
mahkum edip geceleri vursunlar bileklerime
gömsünler gözlerinin rengine
kayan yıldıza tutunsam uğramazmı kirpiklerine
sen kırık kanatlarına yol gösterdin
hazan kapılarını çarptı gururum
sığınırım şimdi o yüzünün bebek çizgilerine
adını gömdüm uykularımın önsözüne
beyazına sardım seni ellerimin
üşürüm zeran ağlarsın o duymaz
elis gibi uçurum taşır kokusunda
ebrah çıkmaz sokaklar gibi ve sen olmak ..
saçlarına leyal giydiren saatler gibi
eşgalim çözülmekte dönüş bileti kesmemişim henüz ayrılığa
adımı anar şimdi sabah olmamışken yar
bir seraptım gönül denizinde duruldum
bir fırtınaydım ayaklarına savruldum
ezdin geçtin sen tanımadın
şimdi aşkını vasiyet et yalan gözlere
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
bana bir resmin yeter mateminle varacak taaa sensizliğe
yıkılmışım kalmışım terkedilmiş bir sevdanın sokağında
tek kurşun saklarım
bu elimde kalan sahipsiz yüzük gibi
oysa bağlamıştı seni bana bir söz bir yemin gibi
beyaz gelinliğin sahipsiz kaldı şimdi
vururum kadehleri yoklugunun duvarına zeran
nefsimmiş meğer sarhoş olan
bana unutmayı öğret senin gibi.
yolunu kaybemiş bir şarkı düşer dilime
.çırpınır ama gidemez yar anlamaz
beni dağlar yankılandı o duymaz çığlıklarımı
karakışların ayazlarında her melek
bir kartanesi bırakacak semadan sehemlerine
benim gönlümün nakışları bunlar
pencereme düşen mevsimsiz gelen bir hayalperisi nin
sılasına sernamedir...
tanırım .şimdi tanıdığım o sokaklarda kayboldum
zeran bırak o mutlu böyle tek başına dokunma dokunma..
kurudum dalında açmadan
ne tükenmez sonbaharsın
aynalara sorarsın belkide kendini.yalan mavi
yansıyan senmisin söyle anılar yüzleşir birgün gördüklerinle
keşkeler geri verirmi seni şimdi
. eski bir ezginin nakaratına düştüm duyarmısın söyle zeran
rükusunu serdi yedi tepeli kentin ışıklarına çaresizliğim .
ayrılık adımlarının sadakası olsun koş esaretin kentine
ve bilinmezliklere..
zeran aşk yalan mavi gözyaşın gibi
bir umman bulurda seline katar beni
failimeçhul yaralarım var yarınlara kelepçeli
söyle beni yeminlerine ve daha tutulmamış onca sözlere
gözlerimi tavaf eder sözlerin
sen hala söyleyemediğimsin
gurur düşmüş cesaretimin gölgelerine
aşk sustu seni görünce
ukdeler birikmiş ruhumun görüş günlerine
bir omzum var bak gözyaşlarını saklayacak
ne ağıtlar yakılacak geçmişin izleriyle .
son nefeste beni sende boğacak lisanım.
pusulasız sancılarımın deliyangınlarımın ortasında
adın sağanaklaşır
söndürür yorgun cesaretimin seherlerini zeran
aynı limana demir atmışız bilmeden gözyaşımla .
tutamazsın gidişini bırak o alev sarmış buzmavisi yamaçlarına.
günah yoksulu avuçlarıma özlemini esir bırakma.
manzarası hep aynı tuallerin sahibi daimi hakktı
nasiplenmiş beklentim alnına düşeni.
sahipsizliğimin bekçisi leyal
hani sen susmuş bir yemindin ya
şimdi yazıyorum sana unutulmuşluğundan
bir gün okunur elbette gönül defterim mizan kurulunca livaülhamddan
ey Dârüs's-Selâmın kapısında secdesi aşka susmuş kız .
bir yolcu varki hükmü verilmiş çoktan
infazına pranga yetmez
seni saklayan bileklerine .
cesaretim bile doğuştan yanlız
çocuk gülüşümdün saklardım sürgün olmuş vedalara sustu kimsesiz halim
.sığınsam ay ışıgı vurmuş teninin ıssız yanına
nehruna düşmüş yüzünün yarısı
.baktıkça susamışım sana kanmışlığımla geldim kapına
dalgakıran mavilerine pençe vuran yeminlerin emanetisin dudaklarıma zeran
..pişmanlıklarımın ayaklarında aşkının cam kırıkları
o sürgün şimdi avuntularına. yalan mavi
her sevda birgün son mu yazar
ben hala dolanırım cici avuçlarının en beyazında
tenevimin gizli öznesi sanki
ben tutsak o kaçak bana yasaksın yasak kadersizim
sitemlerin bile sıla kokar
anladımki her sevda birgün sonumu yazar
sonumu yazdın bugünden
kafeslenmiş kederin külleriyle adımı fitre et
en tövbekar yeminlerine
berzah yoluna kadem vuran ummanlardan seyret.
korkardımya seni kaybetmekten artık affet
gözümden bir damla düşer elimdeki resmine
yar anlamaz beni duymaz
yoksul heveslerim oldu gün geldi
ben göğü kucaklayıp sarmak istedim aşkın gibi
sen kırdın kırk yerinden kanatlarımı
ölümler ıslandı bugün yoruldum narına yandı eylüllerim
nasıl kıydın bana söyle nasıl bebeğim
bak gül işlemiş gurbetinin kundağına
.söyle sevdam beni şafak tutan şarkılara
ve yorgun telaşlarına .ısmarlandım sanem gibi
kan düşmüş dilimde isyan sancaklarına .
kısık sesim uhde oldu risalim .
şimdi bu şiiri senle söylemek vardı bilirim
mülteci yanımın son kavgası
ben yaralı bir gül düm hayat savurdu yerlere
açmamıştım oysa hiç o tutsak bahçelerde
silip gitmek bir kalemde sana yakışmaz dur dinle
bitti masal bak son dediğin kirpiklerimde
gidecek yerim yok kaldım bir başına sokağında.
bir kez daha söyle sevdiğini duysun yanlızlığım
özlemin dağlardan büyük korkarım senide kaybetmekten küçüğüm
kapanmayan bir yaram var üstelik
acılarım körkuyu melekler seni sordu kartanelerine.
o hala düşmemiş dedim kirpiklerime
rasyonel hayaller peşinde peşin ödenmiş korkusuz suallerim var benimse
zeran hayat kısametraj bir mizansen
ve hep aynı senaryolarda yarınları bulmaktı
nefsinin kurumuş dudakları alnımdan öper
geceyi susturmadan uyumazsın ninni olurum annen gibi
uykuların bile tenimi özler
ve bir sevda var zamansız üşümüş ruhumun üzerini örter
hadi kapa sen gözlerini
dizlerimi kırıpta çöktüm başucuna gündoğana kadar seyrederim
aldığın her nefesi .bir beyaz bürünmüş kefen gibi
sevgiliye son sözler
uyandıgında ilk seni saran o sahipsiz bakışların
yorgun elasıyım bırakma beni diye sarılırım gömleginin soğuk yanına
unutmayı ölüm bilince adım uyansın
sen bitti sanırsın bu rüyayı livaren küllerinden doğar aşkın
rüzgarların sordugu saçlarım şimdi hasretin demir raylarında
sen bu şehirden gidersin bende gördüğün her yerden birazdan.
rüyaların çagırırdı beni.
yüreğinin elleri üşüyünce bile aradığın çıglıklar benimdi
ölüme hasret çırpan bir anka nın
kırmızı kanatlarından tutabilirmisin şimdi beni
zeran kayıp anıları yakardım hüzün rıhtımlarında
bir fırtınada salıncak olmuş ve duvak açmış öylece bu şehir
bu elimdeki kalem bile yazamaz sensizliği
çünki seni tanımaz hiçbir şiir
kagıdın beyazına ugramıs şeydalı sözler var sadece
karaya vurmak için değil bukez çırpınışım sende boğulmak için
elbette o yaralı gülüşüm vuracak kıyılarına birgün
.gölge kuşan güneşlere o doğmasın artık
yüreğimin pencerelerine .bir matemlik siyahı kaldı ağıtlarımın
nasıl kıydın bana bu yaralı hallerin kalır yabancı yalvarışlara
tek tesellim var adını yaz alnıma zeran
yoklugunu vurdu aşkın saatleri ölüme beş kala
kurtarsın ellerin tesellisiz sancıların uçurumundayım
en temiz günaha aşk yazılırmı? zeran
o beni sildi çoktan gönül defterinden
namlusu alnımda hala sözlerinin .
yıldızlar taşınırken gecelerimden o dolunaydı oysa
bilmezler küçüğüm katran karası yangınlarına
bir cemreyle düşen son miraydı ( dareyn )
sen aşk denizinde karaya vuran bir denizkızıydın
sevdan bir kumtanesi olsa
yinede bir damla yagmura ağır gelir
ya kumsal kimindi zeran ? okyanusları bile boğan
bıraktıgın ne varsa en tenhalarında soluklanıyorum
gurbetin ömrümün beşinci mevsimi zeran
beni susar ayrılıklar mim çekmiş sancılara sardım tövbelerimin yarısını
isyanım katıksız eylemler peşinde
sevdamın vitrinlerine asıldı dualarım yalan mavi
yamalı hecelerin meydanlarında sahipsiz bir silüetim
ya vuslatın içinde bir secahat yada
serden geçen bir sevdakar olmakmış sende yaşamak denizyıldızım
hani tanyeli saklardı susardı bizi
gurur vurdu yerlere en körpe yanımı
bu masalda biter yetişmez ona sesim neylersin
livaren hüküm giymiş sensiz yarınlara
kim çizer kaderin suallerini zeran ?
kayıp güllerin dikenlerimi kanatır dünleri ?
tutamazsın kan damlar yarınlara hazan dolunca
o masumlugun yaslı yüzüne dolunayı bekler gibi çizecek güneşi yalan mavi
hasretim adını bırakır satırlara
sayıklandım yine sebepsiz yüklemler peşide o gurur tutan nefsinin namlusunda
sanma kabullenir gidişini çaresizliğim sitemlerin bile hala tutsak
son yeminim hani benimdin ?
İnzivaya çekilirdi ben ağlarken o hayal perisi,
Izdırabımın titrek sesinde duyulmaz dilekleri .
Vicdanın kör odalarında saklanırdı acıtan anılarım.
Mühür dilimde, yalnızlık işgalinde çaresizce yağardı yağmurlarım.
Ve her savaşın sonunda kaybedilenlere karşılık süslenmiş bana hediye bir cefa.
kilitli kalsın zeran yaşanmamış anılar.
hüzün günlüğünde bir gül kurutursun
kaderi kim kefen yapmış aşka unutursun.
sen degil baharlar sana geç kaldı
açmamışsın oysa yüreğimin saklı bahçelerinde
şimdi duymazsın bilirim küçüğüm
Kurumuş en derin kuyularımda yankılanır adın
Kimsesiz çölümde kayıp bi vahadayım
Hayallerime çekilen perdeyi sen açtın
Dile gelmezdi içimde kıvranan kelimeler,
Sus yasaklarında sanki her biri
kaleme sıgınanlarsa şikayet değil aşkına önsöz
*Kör gözlerimin yalan gördüğü çıkmazlardayım*
düşlerimin siyahını büyüttüğü kundaktayım
kimsesizliğimmi yoksa sensizliğimmi tutar ellerimden zeran
Karşılıksız harcanan bir ömrün sessizliğine sarılır bedenim
Yokluğuna kefaret bıraktığım hayallerimde gömülü kaldı onca acı
söyle kadersizim kim soracak şimdi dağlara kayıp türkümüzü
gördüğüm sen değilsen ben değildir gömdüğün
belkide bu yüzden susuyorum ......
onun yüreği nefsinin ellerinden tutar hala ..
belkide bir masal bulur kendine (aşk) diye
ve öylesine dalıp gitsede bilmezki
livaren en derin rüya bir uyansa......
( Suhansera )
zeran... maviliğine giyinmiş zaman
sevgili gönlümde uyanan gizli hicran
aşkın gözlerinde bir damladır sehran
masallara uyku satan
kader olsan yazabilirmisin beni
hasretin namlusunda kurşun olsan vurabilirmisin beni
hadi söyle karayazım kader olsan ölüm olsan tenim olsan
senin gözlerinle bana ağladım masallara sıgmadım uykuların özledigi sehrandım bir adım atsam sana kaybolurum zeran
ben ki gecenin kirpiklerinden düşen o sevdaya vurgunum
sensizliğe yolcuyum
gözyaşın düşer hasretin rengine avuçlarında sonsuzum
ölüm aşkın kundağında zeran
seherlere sarmış beni teninin beyazı
seni sustum dilsizliğime
gülkurusu hayallere düş giyindim zeran .
sen ömür bahçesinde gizli bir gül olsanda yaşanmamış bir hüznün ortasında
karayazınla yarım kaldığını sandığın anda
sabahsız bir yemin
kayıp dualarının seher kapılarına vursada
ve hasret günahını sıyırsada
en keskin bıçak gibi açılmamış yaraların izlerini kapatır sandığın
kör bakışların emanet tesellilerini susturacak Livaren
zeran kaderin kayıp saatlerinde vur beni
aşk ölüme değdiği ve bukez bitti dediğin anda bul beni
aşkın seraplarında yaşanmışlıgını yaşanmamış yarınlarımda
tutsak eden bir yoklugun hasret çırpan kanatlarına
varlıgını saran keşkelerim var zeran..
şimdi yari sarsamda kanayan yaralarıma o yangınlarıma yarınsız koşar belkide
yalanı yaslarken yas tutan yasaklarımın göz yaşlarına ..
bende kurak sevdalar alevine çöl yetmez kanmışlığın izleri var
onda yaşanmamış yılların hüzün kokan kayıp yağmurları
zeran.. sevdan söylenmemiş bir sözün livasında kayıp bir rüya
bana uyansın uykuların adımın elyes çıkmazında
yokluğun alnımın kara yazgısı
varlığın yalan aşkın kör sancısı
yetim tebessümlerimin çizgilerinde uyu zeran
gecelere çizerim resmini sensizliğin bakar ağlarım
sürme çekmiş ayrılık karagecelere hüzün kokan güllerin beyazına vurdu beni
yarınımı düne koyduğun beni geri ver zeran
nazlıdır matem sarmış kıdemli acılarım
sen bir çölün yangınlarına karışırsın bense sana susarım
üstümde kagıdın nokta arası molalarında tesadüfsüz sığınan
yaz görmemiş yamalı kelimeler ve ben fiyakalı bir yanlızlığı giymişim üzerime
failimeçhul notaların sitemlerine karışıp sıratın yarısını yaralarım geçerken
dizlerimde ikindisi susmuş bir öfkeyle yalanı rüşvetle çizerken , sözlerin gözlerime
sen sılasız yeminlerin vasikalanmış ve tutuksuz yargılanmış suçüstü sancılarısın zeran
eteginde dizüstü tövbelerin saklı , günah koşan bakışlarına kaldırımlar yetişirmi
yağmur ya/saklı..
sana dokunmasın cennet güllerinin dikenleri bile ben acırım ellerinden önce .
hayat ustamdır dizimde paslı yokuşlarım
elimde onüç ondört yaşanmamış acılarım
diş tutmuş sitemlerin kenarında boşa döner dualarım
zeran...en çokta suskun kışlarımı belkiliğine giydirdiğin zamanlar üşümüştüm
karbeyaza çalan acemi rüyalarımı uyandır hasretinin sabahlarından
aşk yüzüme haram katar ,yar aynaları ruhumun beyazına asar
o güz değmemiş yaban gülün yapraklarında hala yalan açar
karayazım vurdu kaderin rengine zeran hasretindir yoklugu zamansız vuran
kalabalık tümcelerin voltasında vardığım
sahipsiz düşlerin ayazında kaldıgım
sıla kokan sevdaların vuslatına daldığım
ve nalezen bir kayıp rüyadır zeran
sevdakar uykularından sehrankarca sayıklandım
kundağımda dolunay mavisi yarım düşler
narince ve kumral yalanların kıyısında yüzer elya
usulca çekiliyorum gönül perdelerinin kış bekçisi takvimlerinden
ahu zarına dem tutmuş ölüm açan düşlerin son yapragındadır adın
kirpiklerinse rehber hazan soran ve idam tutan saatlerin kışbeyazında
kardelen açan kaderin lal kesiği yoksul tümcelerinde
seyre duran mimli dudakların refakatçi a/yazında ...
kesin hükümlerin satılmış kiracı yanlızlıklarıma
parantez içi mutluluklar kalır aşk soran çıkmazlara
kefenim seherden , sevgim öldüren , aşkım ateşten esen eylül zeran
sehr/an gelir unutursun sende
aşk savrulupta gittiğin kayıp bir rüyamıydı söyle
dalıp gitme bana böyle ........
/Zєяคภ 3 yalan mavi......Zєяคภ 3 yalan mavi.....Zєяคภ 3 yalan mavi/
sehran คyคz รєğ๓єภ
Livคгєภ /LayezaL
Cuma Haz. 05, 2015 2:51 pm tarafından ATTILA1983
» TARIK YİĞİT AŞK ŞİİRİ
Cuma Haz. 05, 2015 2:32 pm tarafından ATTILA1983
» HALİM
Ptsi Mart 16, 2015 8:57 pm tarafından 28yasin28
» biraz cesaretli olsanda beni sevdiğini söylesen hiç kimseden korkmadan
Ptsi Mart 16, 2015 8:35 pm tarafından 28yasin28
» bilmiyorum
Salı Mayıs 27, 2014 6:54 pm tarafından xlxllord
» umut
Paz Ara. 01, 2013 11:32 pm tarafından iizzkk
» Gözlerimden anla
Cuma Kas. 08, 2013 1:13 am tarafından meftun
» Gözlerimdeki darağacı
Ptsi Eyl. 16, 2013 2:29 am tarafından DeadWriter
» Merhaba
Ptsi Eyl. 16, 2013 2:28 am tarafından DeadWriter
» Özledim Seni - Can Yücel
Paz Şub. 17, 2013 6:19 pm tarafından cevat köksal
» Yazım hayatımın başlangıcı
Perş. Ocak 31, 2013 3:07 pm tarafından profeN28
» Ölmez ******
Cuma Ocak 25, 2013 1:57 pm tarafından cevat köksal
» ellerimi tut
Cuma Ocak 25, 2013 1:53 pm tarafından cevat köksal
» Merhaba :)
Çarş. Ocak 23, 2013 6:53 pm tarafından Allegria
» 23 MART 2012 DUYURU
Perş. Ocak 10, 2013 1:42 pm tarafından cevat köksal
» MURADA ERMEDİM
Ptsi Ocak 07, 2013 12:33 pm tarafından cevat köksal
» DUDAKLARIN ÜRPERSEDE SÖYLESİN
Ptsi Ocak 07, 2013 12:22 pm tarafından cevat köksal
» Sevdiği kıza şiir yazdı....
Ptsi Ocak 07, 2013 12:08 pm tarafından cevat köksal
» Sevdiği kıza şiir yazdı....
Ptsi Ocak 07, 2013 11:55 am tarafından cevat köksal
» İstanbulda güzelmiş, senin kadar olmasa da
Salı Kas. 06, 2012 8:54 pm tarafından sudayisil